NU’EST – 뉴이스트

JR- Junior Royal ( Lider, Ana rapçi, Ana dansçı ) – Kim Jong Hyun (김종현)

Aron ( Vokalist ) – Aaron Kwak (아론콱)

Baekho ( Ana vokal ) – Kang Don Ho (강동호)

Minhyun ( Vokal, Dansçı ) – Hwang Min Hyun (황민휸)

Ren ( Alt vokal, Dansçı ) – Choi Min Ki (최민기)

Hayran İsimleri: L.O.Λ.E

NU’EST’in 뉴이스트Korece harfleri ile yazımından tüm sesli harfler silindiği zaman ㄴ ㅇ ㅅ ㅌortaya çıkıyor. Bu da fandom adını oluşturmaktadır.

Çıkış Tarihleri: 2012

NU’EST yani New Establish Style Tempo Pledis Entertainment tarafından kurulan Güney Koreli erkek grubudur. Grup çıkışını 12 Mart 2012 de “Face” şarkıları ile yaptı ve en çok konuşulan şarkı oldu. “Face” zorbalık karşıtı bir şarkıydı ve aynı zamanda en çok izlenen (erkek gruplarında) çıkış MV’si ünvanına sahiptir.

Çıkış yapmadan önce Pledis Entertainment bünyesindeki Pledis Boys isimli stajyer grubun bir parçasıydılar. Bu grup daha sonra Tempest ve NU’EST olarak adlandırıldı.

Kore’de Sofra Adabı ve Masa Düzeni

Çizim: İrem Nur BİRMO

Nezaket Koreliler için çok önemli bir konu ve bu durum yemek, içecekler ve masa paylaşımı üzerinde de oldukça etkilidir. Eski geleneklerin bazıları son yıllarda yavaş yavaş kaybolsa da Kore sofra adabı için oldukça uzun bir liste bulunuyor.

Bu listenin ilk sırasında ortamdaki en büyük kişinin masaya oturmadan kimsenin oturmaması ve bu kişi yemeğe başlamadan kimsenin başlamaması var. Burada belki çok büyük farlılık yok. Ancak Kore geleneklerine göre yemeği herkesle özellikle de büyüklerle aynı hızda yemek gerekiyor. Sofradakiler kendilerini daha çabuk veya daha yavaş yemek mecburiyetinde hissetmemelidirler. Bu arada şunu belirtmek de fayda var: Sofrada yaş, iş veya herhangi bir sıralamaya göre oturmak esas. Bu statünün en aşağısında olan kapıya yakın oturur, diğerleri de sıralamaya göre yerini alıyor.

Sofrada ilk yenen şey çorba ya da kimchi daha sonra pirinç yemeği veya diğerleridir. Çorba ve güveç yemeklerinde kaşık kullanılmaktayken diğer yemeklerde chopsticks (yemek çubukları) kullanılıyor.

Dışarıda yemek yeniliyorsa; her ne kadar katkı teklif edilse de, hesabı genellikle davet eden öder. Bazı Batı tarzı restoranlar ve oteller hariç, bahşiş bırakılmaz. Teklif edilen bir yemeği reddetmek kaba bir davranış olarak kabul edilir. Özellikle başkasının evinde yemek yiyecekseniz yemeği dört gözle beklediğinizi ve yemek yaptıkları için minnettar olduğunuzu söylemelisiniz. Ve yemekten sonra da aynı şekilde teşekkür edilmesi beklenir.

Kemik, kılçık gibi yenilemeyen atıkları peçeteye sararak diğerlerinin görmemesi sağlanır. Ama bu çöpü masaya veya yere koymamalısınız. Pilav veya çorba servis edildikten sonra karıştırılmaz. Herkesin kullandığı tabaklarda yemeğin en güzel yerleri seçilerek yemek karıştırılmaz. Ortak yenilen yemeklerde kendinize bir kenarı seçin ve sadece oradan yiyin!

Kore sofralarında kibar karşılanmayan bir şey varsa o da kesinlikle yemek sırasında sümkürmektir. Sofrada öksürmek veya hapşırmak yakışık almaz. Asla yapmamalısınız. Bir diğer önemli konu ise çorba ve pirinç yemeklerinin olduğu kaseyi elinizde tutmamanız gerektiğidir. Sol el ile yemek, yemeğin inceliğini bozar.

Kurallara göre, su içerken yaşlılara bakılmaz. Herkesin kendi porsiyon pilavını bitirmesi gerekir (eskiden pilav sadece zenginlerce yendiği ve bu yüzden değerli olduğu için.).

Masada kolayca erişilebilen noktadaki yemeklere uzanılır; masanın diğer tarafına uzanmaya çalışmak hoş karşılanmaz. Çubuklar ve kaşık hiçbir zaman aynı anda kullanılmaz. Ayrıca elinizdeki kaşıklarla veya chopstickslerle tabağınıza veya başka bir yere vurarak ses yapmamanız gerekiyor. Eğer biri size bir şey uzatıyorsa onu almak için veya siz birine bir şey uzatıyorsanız mutlaka iki elinizi kullanın!

Teklif edilen içkinin reddedilmesi ise hoş karşılanmıyor. Yemek sırasında sofrayı terk etmek, bir şeyler okumak, televizyon izlemek, elinizle yemek almak, ağzınız açık bir şekilde veya ses çıkararak yemek yemek saygısızlık olarak görülüyor. Yemek yerken ağız şapırdatmak ve tabak, kaşık vs. kullanırken ses çıkarmak yakışıksızdır. Ama çorbayı höpürdeterek içmek normaldir (çorba sıcak servis edildiği için), yemek üfleyerek soğutulmaya çalışılmaz.

Eskiden sofralar yemek sırasında sessizdi. Günümüzde ise, insanlar yemekleri birbirleriyle konuşmak için kullanırlar ve bu yüzden bu kural geçersizdir.

Chopstickslerinizi yemeğinizi bitirdiğinizde tabağınıza değil ilk başta olduğu yere masaya koymanız gerekiyor.  Ancak siz bitirdiğinizde hala büyükler yiyorsa tabağınıza koymanız ve onlar bitirdiklerinde masaya koymanız bekleniyor. Sakın unutmayın büyükler masadan kalkıyorsa onlarla birlikte ayağa kalkın.

Eğer bardağınız boşaldıysa veya yarıya indiyse sakın kendiniz doldurmayın! Çünkü yanınızdaki sizin için yapmalıdır ve siz de aynısını onlar için yapmalısınız.

Masa düzenine bakıldığında ise sulu ve sıcak yemekler sofranın sağında yer alırken; kuru ve soğuk yemekler sol tarafa konulur. Pirinç kasesi sol, çorba kasesi sağ tarafa konumlanır ve diğer tüm kaseler ortada bulunur. Kaşık ise tabağın sağında yer alır hemen arkasında ise chopsticksler vardır.

Kahvaltı Özellikle ekmek gibi bir kavram Kore’de yok. Bunun yerine kahvaltıda ‘bap adını verdikleri, yine bizdeki aynı pirinç ile yapılan pilav lapası tüketmekteler. Bap’ın yanında diğer öğünlerdeki gibi normal et, balık içerikli besinler tüketiliyor. Kırsal kesimde pirinç, çorba ve kızartma tüketirler.

Öğle yemeği Güney Koreliler çok çalışan bir millet olduklarından dolayı arkadaşları ile genelde öğle ve akşam yemeklerinde ya da içki içmeye gittiklerinde buluşurlar. Hatta öğle yemeği saatinde hemen hemen kimseyi bulamazsınız, herkes yemeğe gider.

Akşam yemeği Akşam yemekleri özellikle Kore gibi geleneklerine bağlı bir toplumda oldukça önemli bir yere sahip. Mümkünse tüm aile yemeği hep birlikte, görgü kuralları çerçevesinde yemektedirler.

Kaynakça:

https://gezimanya.com/Yazilar/korede-sofra-duzeni-ve-adabi

http://berfendber.blogspot.com/2013/02/kore-mutfag-korean-cuisine.html

Jeju Volkanik Adası ve Lav Tüpleri

Çizim: İrem Nur BİRMO

JEJU VOLKANİK ADASI VE LAV TÜPLERİ

Jeju Volkanik Adası ve Lav Tüpleri birlikte 18.846 hektarlık üç bölgeden oluşmaktadır. Çok renkli karbonat çatıları ve döşemeleri ve koyu renkli lav duvarları ile herhangi bir yerdeki mağaraların en iyi lav tüp sistemi olarak kabul edilen Geomunoreum’u; dramatik bir manzara olan okyanustan yükselen kale benzeri Seongsan Ilchulbong tüf konisini; ve şelaleleri, çok şekilli kaya oluşumları ve göl dolu krateriyle Kore’nin en yüksek dağı olan Hallasan Dağı’nı bulundurur. Olağanüstü estetik güzelliğe sahip site, aynı zamanda gezegenin tarihine, özelliklerine ve işlemlerine tanıklık ediyor.

Jeju Volkanik Adası ve Lav Tüpleri, üç bileşenden oluşan uyumlu bir seri özelliktir. Geomunoreum lav tüp sisteminin benzersiz kalitesi ve diğer iki bileşendeki çeşitli ve erişilebilir volkanik özelliklerin sergilenmesi, küresel volkanizmanın anlaşılmasına belirgin ve önemli bir katkı göstermektedir[1].

Geomunoreum Lav Tüp Sistemi ve küresel volkanizma anlayışına farklı ve değerli bir katkı sağladığı düşünülen çeşitli ve erişilebilir volkanik özelliklerin sergilenmesi nedeniyle 2007 yılında UNESCO Dünya Mirası Sitelerinden biri olarak kaydedildi.

Jejudo olarak da bilinen Jeju, Kore Yarımadası’nın güney kıyısına 130 kilometre uzaklıkta bulunan volkanik bir adadır. Ada, Güney Kore’nin en büyük adası ve en küçük ilidir.

Oluşum

Jeju’nun merkezi bir özelliği, Güney Kore’nin en yüksek dağı olan Hallasan ve deniz seviyesinden 1.950 metre yükselen uykuda olan bir yanardağdır. Ana yanardağ, 360 uydu yanardağ içerir. Jeju’daki volkanik aktivite yaklaşık olarak Kretase’de başladı ve Tersiyer döneminin başlarına kadar sürdü. En son patlamaların yaklaşık 5.000 yıl önce olduğu tahmin ediliyor ve bu da yanardağı son 10.000 yıldaki patlamalar anlamına gelen aktif sınıflandırmaya sokuyor. Volkanı daha iyi anlamak için daha fazla izleme ve çalışma gerektiğinden, aktif olarak tanımlanması herkes tarafından kabul edilmiyor. Ada, Hallasan (한라산) tarafından üretilen volkanik kaya ve volkanik toprakla kaplıdır. Baengnokdam (백록담), içindeki krater ve göl, 25.000 yıldan fazla bir süre önce oluşan Hallasan’ın zirvesinde yer almaktadır.

Jeju, kapsamlı lav tüpleri sistemi (yan yanardağlar veya Korece’de Oreum olarak da bilinir) için bilimsel olarak değerlidir. Magmanın bir zamanlar aktığı bu doğal kanallar, şimdi dünyanın en büyüklerinden bazıları olan boş mağaralardır. Mağaralar bilimsel araştırmalar için fırsatlar sağlar ve aynı zamanda popüler turistik yerlerdir.

Seogwipo şehrinin kıyılarında, Jeju’nun doğal güzelliğinin örnekleri olan sütun şeklindeki kayalardan oluşan geniş bir kemer vardır. Bu alanda bulunan kabuklu deniz ürünleri ve hayvan fosilleri de bilimsel kaynak olarak çok değerlidir. Beom Adası (Beomseom 범섬, bazen yanlış yazılan Pomsom) ve yine şehir sahilinin dışındaki Mun Adası (Munseom 문섬, bazen Munsom) da iyi korunmuş ve doğal alanlardır.

Jeju’daki hayvan ve bitki türlerinin çeşitliliği de doğal rezerv olarak değerinin önemli bir nedenidir. Tüm Kore vasküler (damarlı) bitkilerinin yarısı adada doğal olarak büyürken, Kore’ye özgü diğer 200 bitki türü buraya taşınmıştır. Ancak bu türlerin yarısı yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bir buzul döneminde güneyden gelen ve Jeju’nun zirvesinde yaşayan kutup bitkileri buna bir örnektir. Subtropikal ormandaki ve adanın aşağı bölgelerindeki diğer bitkiler de tehlike altındadır [2] .

Hallasan Dağı Doğa Koruma Alanı

Hallasan Dağı, Güney Kore’nin deniz seviyesinden 1.950 metre yükseklikte yükselen en yüksek dağıdır. Zirvesinde Baekrokdam adında bir göl krateri olan uykuda olan bir volkandır. Baekrokdam adı, “beyaz geyiklerin su içtiği yer” anlamına gelir. Oreum veya ak adı verilen küçük ve büyük parazitik volkanlar yamaçlara dağılmıştır. Çeşitli türlerde gelişen bitki örtüsü sayesinde dağ, 4.000 hayvan türü ve 1.800 çeşit bitki için zengin bir yaşam alanıdır. Subtropikalden kutuplara kadar değişen farklı iklim bölgelerinin dikey dağılımıyla Hallasan Dağı Doğa Koruma Alanı, kendine özgü coğrafi özelliklerin yanı sıra nadir hayvanlar ve bitkiler içeren benzersiz bir ekosistem sergiliyor.

Hallasan Dağı’ndaki Baekrokdam Krater Gölü [3]

Geomunoreum Lav Tüp Sistemi

Geomunoreum Lav Tüp Sistemi, yaklaşık 100.000 ~ 300.000 yıl önce, magma Geomunoreum’dan (parazitik yanardağ) fışkırdığında ve deniz kıyısına ulaşmak için kuzeydoğu yönünde doğal araziler boyunca akarken oluştu. Yaklaşık 20 mağarayı içerecek şekilde 36 kilometre uzanan devasa bir lav tüp sistemi oluşturdu.

Bunların arasında Bengdwi Mağarası, Manjang Mağarası, Gimnyeong Mağarası, Yongcheon Mağarası ve Dangcheomul Mağarası, Dünya Doğal Miras Listesi’ne girdi. Özellikle Yongcheon ve Dangcheomul Mağaralarında sarkıtlar, dikitler, kenar taşları ve mağara mercanları iyi korunmuştur. Jeju’daki karbonat speleothemleri son derece güzel.

Manjang Mağarası[4]   
Gimnyeong Mağarası [4]
Yongcheon Mağarası [4]

Seongsan Ilchulbong Tüf Konisi

Seongsan Ilchulbong (Gün Doğumu Zirvesi) tüf konisi, sığ bir deniz tabanından çıkan volkanik külün 50.000 ila 120.000 yıl önce oluşturduğu hidrovolkanik faaliyetlerle oluşan tipik bir oluşumdur.

Jeju Adası’nın doğu kıyısında yer alan devasa krater, üç tarafı sarp kayalıklardan oluşan 180 metre yüksekliğindedir. 99 keskin kaya ile çevrili krater, büyük bir kaleye benziyor. Bu yüzden Seongsan (Kale Dağı) olarak adlandırılır. Adı, gün doğumunun harika bir görüntüsünü sağladığı için “Ilchulbong (Gün Doğumu Zirvesi)”ni de içerir. İhtişam ve doğanın fantastik heykellerinin bir karışımı olan muhteşem doğanın harikası, kendi başına muhteşem bir manzaraya sahiptir[4].

Seangsan Ilchulbong Tüf Konisi [3]

Fiziksel Özellikler

Yaklaşık 73 km uzunluğunda ve 32 km genişliğinde bir oval olan Jeju Adası, sabit bir tektonik plakanın altındaki magmatik bir tüyün patlamasıyla oluşan, okyanus yatağından yaklaşık 3.000 m yükselen, hareketsiz bir kalkan yanardağının alçak tepesidir. Adanın ortasındaki ana kubbe olan Hallasan, yalnızca Hallasan Park’ta 46 tane olan, lav çeşmelerinin oluşturduğu 368 parazitik yanmış kömür artığı ve cüruf konileriyle ve siper yanlarındaki küçük patlamalardan kaynaklanan 120 radyal lav akıntısıyla sıçrayan bir plato ve lav ovaları ile çevrilidir. Kuzeyde ve batıda en yoğun olan akışların çoğu, erimiş lavların kanallı püskürmelerinden kaynaklanan yer altı tüplerinde akar. Dağın zirvesi, 550 m genişliğinde sığ, çimenli bir krater olan, bir gölü tutan sütunlu eklemlerle çevrili bir trakit kubbedir. Yarı yolda yamaç, daykların aşınmış kalıntıları olan uzun trakit sütunlar (“Buddha’nın 500 öğrencisi”) insanla doldurulmuştur. Başka yerlerde bazaltik tüf kayalıkları ve hatta kuş ve insansı fosil ayak izleri var. Dağ toprakları sığdır.

Lav akıntıları, akıntının dış kısmının katılaşıp, oldukça akıcı lav özelliği olan kalkan volkanın boşaldığı, merkezinde uzun, lav akıntısı boyunca lav izleriyle çizilmiş duvarlar kırık bir mağara görünümlü boşluk bırakarak, büyük kaya tüpleri formunda ince taneli bazalttan, 1.2 milyon yıllık bir sürenin üstünde oluşmuştur. Bunlardan biri, 300.000-100.000 yıl önce oluşturulan ve denize doğru bir segmentli akış hattı boyunca bir cüruf konisi ve 8 büyük lav tüpü içeren, 13 km uzunluğundaki olağanüstü Geomunoreum Lav Tüp Sistemi aday gösterildi. Tüpler çok çeşitli lav ve karbonat speleothemleri içerir, ikincisi daha çok kireçtaşı mağaralarında bulunur: hem masif hem de hassas sarkıt ve dikitler, perdeler, heliktitler ve soda kamışları, lav damlaları ve uzun yuvarlak rulolar, kalsit ve kaya incilerinin çiçekleri. Deniz kenarının ucunda, üstteki kum tepelerinden sızan biyojenik mineraller, duvarlarda çarpıcı karbonat oluşumları oluşturmak için sızdı: bu tür ikincil mineralizasyon çok olağandışıdır. Bu süreçlerin çoğu devam ediyor. Jeju, adanın doğu ucunda, 120.000-40.000 yıl önce oluşmuş, neredeyse zirve kraterine kadar aşınan uçurum çemberinde denizden 179 metre yükseklikte kale gibi yükselen büyük bir tüf burun konisi (ince fırlatılmış parçalar) olmak üzere hemen hemen her tür phreatomagmatik volkanik faaliyeti içerir. Bu Seongsan Ilchulbong Tüf Konisi, aynı zamanda, aşındığında, kraterin patlama tarihini dokuz kat tüf boyunca açık bir bölümde açığa çıkaran Surtseyan tipi bir denizaltı magmatik patlamasından kaynaklanan aday gösterilen Seongsan Ilchulbong Tüf Konisidir.

Geomunoreum sisteminin ana tüp mağaralarını karakterize eden bu listede, yalnızca Manjang kısmen halka açıktır. Son ikisi yalnızca son on yılda keşfedildi, daha pek çok şey bulunabilir.

İklim

Ada, güneyden gelen Tsushima akımının yönettiği, ılıman iklimden yarı arktik’e kadar yükselen subtropikal bir okyanus iklimine sahiptir. Dört farklı mevsim vardır. Ocak ayı ortalama sıcaklığı 6,2 oC, ortalama Ağustos sıcaklığı 27,2 oC, kıyıların en sıcak olduğu, ancak sahada yıllık ortalama sıcaklık 11,7 oC’dir. Kışlar kısa ve nispeten ılıktır, sadece 17 gün don olur. Bölgede yağış ortalamaları 2.044 mm’dir ve yükselti arttıkça en yükseği (2.766 mm) Hallasan’ın güneydoğu yamaçlarında görülür. Kasım ve Mayıs ayları arasında kar yağar. Toplam yağışın yarısı yazın düşük basınçlı fırtınalarda düşer ve ilkbahar sürekli yağmurludur, ancak kışın uzun yağmur fırtınaları yaygındır. Rüzgarlar özellikle kışın kuzeydoğudan kuvvetlidir. 1940-1982 yılları arasında, çoğunlukla yaz sonu muson mevsiminde olmak üzere, yılda ortalama 2,4 tayfun kaydedildi.

Bitki Örtüsü

Jeju Adası florası, üç farklı floristik bölgeden etkiler göstermektedir: Jeju’nun kendisinde gelişen bitkilerle birlikte Doğu Asya, Doğu Sibirya ve Hint-Malezya. Bu nedenle çok küçük bir alan için son derece çeşitlidir. Jeju Adası bir bütün olarak iki alttür, 275 çeşit ve 65 forma sahip, 214 cinste toplam 1.795 taksona sahip 1.453 vasküler bitki türüne sahiptir. Bunlar, 344 kapalı tohumlu, 12’si endemik ve altı açık tohumludur. 96 vasküler tür ve iki cins endemiktir; Dağda, çoğunlukla alpin veya arktik bitkiler olmak üzere 59 adet bulunur. 32 tür kuzey sınırında ve 118 tür güney dağılım sınırındadır. Hallasan Dağı, subtropikalden ılıman bölgelere ve subalpin bölgelere yükselir. Dağ, doksan çeşit sert ağaç içeren ılıman, yaprak döken ormanlarla büyük ölçüde kaplıdır. 600-800m arasında, diğer türler arasında Sarı chinquapin galeri ormanı ile Quercus serrata Castanopsis cuspidate var. sieboldii hakimdir. 800-1,200 metreden itibaren, bir Camellia japonica çalı tabakası ile, Koreli akçaağaç Acer pseudosieboldianum ile birlikte gürgen Carpinus laxiflora ve C. tschonoskii’den oluşan karışık bir orman hakimdir. 1.200 ile 1.400 arasında aynı ağaçlara Moğol meşesi Q. mongolica hakimdir. Bu bölgede Mankyua chejuense, adaya özgü yakın zamanda bildirilen bir eğrelti otu cinsidir.

Bunların ardından, 1400 m’den sonra, kış açelyası rohe alpinalti Rhododendron mucronulatum, Korean azalea Rhododendron yedoense var. poukhanense, Chinese juniper Juniperus chinensis, siyah karga üzümü Empetrum nigrum var.japonicum ve the circumpolar pincushion plant Diapensia lapponica. cali ormanina ile boyu kısalıp alpinalti çalılara geçen ılıman dört mevsim yeşil korean köknarı gelir. 1.700m’nin üzerinde, çok kuvvetli rüzgarların sert iklimine ve volkanik külden türetilen kuru topraklara uyum sağlayarak özelleşmiş dağ kalıntıları vardır. Bu türlerden bazıları Hallasan Dağı, kuzey Japonya, kuzeydoğu Çin ve Sibirya’da bulunur, bu nedenle son buzul çağını izleyen göç yollarını ve türleşmeyi incelemek için yararlı bir yerdir. Ilchulbong tüf konisinde nadir bir endemik, yalnızca Jeju’da çok sınırlı alanlarda bulunan eulalia Miscanthus sinensis’te parazit olan süpürge kuşu Aeginetia indica’dır . Koninin etrafındaki kıyı şeridinde 300’den fazla deniz bitkisi kaydedilmiştir, bunlar bölgeye özgü bir tür kırmızı alg olan Dasysiphonia chejuensis gibi burada meydana gelir.

Fauna

Adanın faunasında kıta, Japon ve güney özellikleri bir arada bulunur. Çoğunlukla kemirgenler ve yarasalar olmak üzere 19 memeli türü vardır, ancak bunlara Sibirya geyiği Capreolus pygargus ve Asya leopar kedisi Prionailurus bengalensis euptailurus dahildir. Aralarında endemik Jeju gelinciği Mustela sibirica quelpartis ve iki yarasa, daha büyük at nalı Rhinolophus ferrumequinum quelpartis ve ülkenin en büyüğü olan 30.000 Schreiber’in uzun parmaklı yarasalarından oluşan bir mağara kolonisi Miniopterus schreibersi fuliginosus olmak üzere beş memeli adaya endemiktir. Ilchulbong tüf konisinde 220 kara hayvanı türü kaydedildi. Ada bir bütün olarak 7 amfibi türü ve 9 sürüngene sahiptir. 236 kuş türü vardır: 36 sakin, 69 göçmen, 67 kış ziyaretçisi, 36 yaz ziyaretçisi ve 28 serseri. Üç tür dünya çapında tehlike altındadır: imparatorluk kartalı Aquila heliaca (VU), Steller’in deniz kartalı Haliaeetus pelagicus (VU), peri pitta Pitta nympha (VU) ve Japon cennet uçucu Terpsiphone atrocaudata tehdit altında. 1.601 böcek türünün 24’ü adaya özgü, 204’ü kutup türleridir. Florada olduğu gibi, Jeju’ya özgü çoğu hayvan türü, Hallasan Dağı’nın daha yüksek seviyelerinde yaşar. Bununla birlikte, guano ve organik çökeltiler, özellikle tüp mağaralarındaki kırılmalar, ilkel yaşamı destekler: Mağaralarda, neredeyse endemik Jeju semender Hynobius quelpaertensis, hasatçı Opilio pentaspinulatus, kırkayak Epanerchodus clavisetosus ve hepsi Jeju’ya özgü mağara örümcekleri Nesticella quelpartensis ve Sinopoda koreana dahil olmak üzere 54 cinse ait 64 organizma bulundu. Yongcheon mağara gölü, henüz yakından çalışılmamış kopepod kabukluları içermektedir. Açık denizde 15 taşlı tür ve 73 yumuşak mercan türü bulunur.

Kültürel Miras

Pek çok Paleolitik eser keşfedildi: taş, bronz eşya ve demir eşya. MÖ 57 – MS 935 arasında, Silla imparatorluğunun bir parçasıydı ve bu dönemin kalıntıları kaldı. Ada, Koryo ve ardından Joseon hanedanlarının egemenliğine girene kadar 1105’e kadar bağımsız hale geldi. Kültürü ve aksanı kendine özgüdür. Adayı bir 13. yüzyıl Moğol istilası atları yetiştirme geleneği ile bıraktı. Kadınları tarafından deniz yosunu hasadı başka bir ayırt edici gelenektir. Ada, 20. yüzyıla kadar batılılar tarafından Quelpart olarak biliniyordu.

Yerel İnsan Nüfusu

Çekirdek bölgelerde kimse yaşamıyor; Tampon bölgelerde 433 kişi ve çevredeki Biyosfer Rezervinde 7.500 kişi yaşıyor. Ana meslekler sığır ve at yetiştiriciliği, balıkçılık ve turizmdir.

Ziyaretçiler ve Ziyaretçi Tesisleri

Her yıl 1,2 milyon kişi yalnızca Ilchulbong’u olmak üzere dört ila beş milyon kişi Jeju’yu ziyaret ediyor. Volkanik özellikler, yerel kültür, biyolojik çeşitlilik ve balayı için geliyorlar. Geçmişte erişim ücretsiz olmasına rağmen, aday gösterilen mülkün çoğu, volkanik manzaranın kırılgan doğası nedeniyle artık katı bir koruma rejimine tabidir. Sadece ağır turizmi zarar görmeden barındırabilen sınırlı alanlar halka açıktır. Geomunoreum tüp sisteminde, Manjanggul tüpünün 7,4 kilometreden sadece biri açık, 2004 yılında 403.000 ziyaretçi alıyor. Ancak, orada ve ana yolun döşendiği Ilchulbong’da otoparklar, tuvaletler, bilgi merkezleri, restoranlar ve dükkanlar var. 2004 yılında 689.000 ziyaretçisi olan Hallasan Dağı’nda ahşap ve raylı kaldırımları olan altı parkur vardır; ayrıca 4 yönetim ofisi, biri aynı zamanda bir bilgi merkezi, 5 dinlenme alanı, 8 sığınak, 9 tuvalet, restoran, dükkan ve 1.100’ün üzerinde araçlık park yeri bulunur. Adaya ulaşım feribot veya hava yolu ile, sitelere karayolu ile sağlanmaktadır. Adada geniş konaklama birimleri vardır. Bu tesisler iyileştirilecek ve siteler tanıtılacaktır; bir sergi merkezi de planlanıyor[5].

Kaynakça:

[1]. https://whc.unesco.org/en/list/1264/

[2]. https://en.wikipedia.org/wiki/Jeju_Volcanic_Island_and_Lava_Tubes

[3]. http://english.visitkorea.or.kr/enu/ATR/SI_ENG_3_3.jsp

[4]. http://world.kbs.co.kr/special/unesco/contents/excellent/e8.htm?lang=e

[5]. http://world-heritage-datasheets.unep-wcmc.org/datasheet/output/site/jeju-volcanic-island-lava-tubes/